Kleopatra'nın uzun süredir kayıp olan mezarını arayan arkeologlar önemli bir keşifte bulundu. Kraliçenin son dinlenme yeri olduğuna inanılan bir alanda M.Ö. 51-30 yılları arasında hüküm süren kraliçenin gerçek yüzünü yansıttığı düşünülen bir heykel ortaya çıkarıldı. Ekip ayrıca Taposiris Magna Tapınağı'nda Kleopatra'nın tasvirinin bulunduğu 337 adet sikke, çeşitli çanak çömlek, yağ lambaları, figürinler ve diğer eserler buldu.
Kleopatra'nın kayıp mezarını arayan arkeologlar tarihi bir keşifte bulundu. M.Ö. 51-30 yılları arasında hüküm süren kraliçenin gerçek yüzünü yansıttığı düşünülen bir heykel ortaya çıkarıldı.
Sadece başı olan beyaz mermer heykel, küçük burunlu, dolgun dudaklı ve başının etrafında örülmüş saçlara sahip bir kadına benziyor.
Ekip ayrıca Taposiris Magna Tapınağı'nda Kleopatra'nın tasvirinin bulunduğu 337 adet sikke, çeşitli çanak çömlek, yağ lambaları, figürler ve diğer eserler buldu.
Uzmanlar, kraliçenin mezarının uzun zamandır tapınağın kalıntıları arasında, 13 metre yer altında, bin 385 metre uzunluğunda bir tünelde saklandığına inanıyor. Arkeologlar, Kleopatra'nın bedeninin tünel aracılığıyla saraydan çıkarılıp gizli bir yere gömüldüğünü düşünüyor.
Ekip, Kleopatra'nın potansiyel heykelinin yanı sıra, firavunların tören başlığı olan Nemes ile süslenmiş bir kral büstünü de ortaya çıkardı. Bazı karşıt görüşlü arkeologlar, heykel ile antik kraliçe arasındaki yüz hatları arasındaki farklara dikkat çekerek, heykelin bir prensesi tasvir ediyor olabileceğini öne sürdü. Ancak bu eser Kleopatra'ya benzeyen tek keşif değil.
Arkeologlar, Kleopatra'nın M.Ö. 30 yılında intihar etmesinin ardından burada dinlenmeye bırakılmış olabileceğine inandığı için ilk olarak 2005 yılında bölgeyi araştırmaya başladı.
Kleopatra'nın ölümünün törensel bir eylem olduğu, bir tanrılaştırma ritüelinin parçası olduğu veya ölümlü bedenini terk edip bir tanrıça mertebesine yükseldiği inanışı nedeniyle gerçekleştirildiği düşünülüyor.