Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, önümüzdeki günlerde Dağlık Karabağ'da hiçbir Ermeni'nin kalmayacağını açıkladı. Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, Karabağ'da yaşayan Ermeni sakinlerin Ermenistan'a veya başka bir ülkeye taşınma kararının Azerbaycan ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını belirtti. Bununla birlikte, Paşinyan'ın sözcüsü, Dağlık Karabağ'daki toplam 120 bin etnik Ermeni'den 65 bin 36'sının Ermenistan'a geçtiğini söyledi. Karabağ'daki sözde Ermeni yönetiminin ise 1 Ocak 2024 itibari ile feshedileceği duyuruldu.
Karabağ’daki Ermeni yetkililer, kendi kendine ilan edilen sözde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı Samvel Shahramanyan'ın 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren tüm devlet kurumlarını fesheden bir kararname imzaladığını duyurdu.
Kararnamede, sözde yönetimin o günden itibaren varlığının sona ereceği belirtildi.
Bununla birlikte Dağlık Karabağ'daki 120 bin Ermeni'nin yarısından fazlası, dört günden kısa bir süre içinde bölgeyi terk etti.
Erivan, bu sabah itibariyle 65 bin 36 kişinin komşu Ermenistan'a geçtiğini, çoğunun eşyalarıyla birlikte 24 saatten fazla bir süre boyunca Azerbaycan'dan geçen tıkanmış bir dağ koridorundan geçtiğini söyledi.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ise gelecek günlerde Dağlık Karabağ bölgesinde hiç Ermeni kalmayacağını açıkladı.
Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, Ermenistan Dışişleri Bakanlığının Karabağ'daki son gelişmelere ilişkin Azerbaycan'ın suçlayıcı açıklamasına yazılı açıklamayla yanıt verdi. Açıklamada, Ermenistan Dışişleri Bakanlığının 2. Karabağ Savaşı ve sonrasında alınan tedbirler konusunda uluslararası toplumu yanıltan açıklamasının Azerbaycan tarafından şiddetle kınandığı bildirildi.
Ermenistan Dışişleri Bakanlığının Azerbaycan topraklarının 30 yılı aşkın süre işgal altında tutulması ve Azerbaycanlıların toplu katliamı gibi suçlardaki sorumluluğunu inkar ederek yanlış anlatılar yaymayı sürdürdüğü belirtilen açıklamada, "Ermenistan'ın işgaline ve saldırısına karşı Azerbaycan her zaman savaşmıştır. Eylül 2023'te yapılan antiterör operasyonu ile Azerbaycan'da konuşlanmış yasa dışı Ermeni silahlı kuvvetlerinin oluşturduğu tehdit meşru bir şekilde ortadan kaldırmıştır." ifadeleri kullanıldı.
Azerbaycan ordusunun hiçbir zaman sivilleri hedef almadığı belirtilen açıklamada, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın "Karabağ'da sivil nüfusa yönelik doğrudan bir tehdidin bulunmadığı" yönündeki beyanı hatırlatıldı.Ermenistan Dışişleri Bakanlığının, "Karabağ'daki Ermeni nüfusa etnik temizlik uygulanıyor" şeklindeki iddialarının gerçeği yansıtmadığı vurgulanan açıklamada, "Karabağ'da yaşayan Ermeni sakinlerin Ermenistan'a veya başka bir ülkeye taşınma kararının Azerbaycan'la hiçbir ilgisi yoktur. Biz onlara, Ermenistan'ın kurduğu askeri cuntanın rehinesi oldukları dönemdekinden daha iyi yaşam koşulları sağlamaya hazırız. Azerbaycan, Ermeni sakinlerini eşit haklara sahip vatandaşlar olarak yeniden ülkeye entegre etmeye kararlıdır." ifadeleri yer aldı.Ermenistan Dışişleri Bakanlığı, Karabağ'da Ermeni nüfusun bölgeyi terk etmesinden Azerbaycan'ı suçlamıştı.
Azerbaycan-Ermenistan çatışmasının kökeni 20. yüzyılın başlarına dayanıyor. Sovyetler Birliği döneminde, Josef Stalin Azerbaycan sınırları içinde bulunan Dağlık Karabağ’da bir Ermeni özerk bölgesi oluşturma kararı verdi. Bunun için farklı bölgelerden çok sayıda Ermeni'yi buraya yerleştirdi. Rusların bu politikası kanlı meyvelerini 90'lı yılların sonunda vermeye başladı.
Sovyetler Birliği zayıflamaya başlayınca, Ermeniler Karabağ'ın Sovyet Azerbaycan'dan Sovyet Ermenistan'a devredilmesine ilişkin taleplerini dillendirdiler. İki toplum arasındaki anlaşmazlık çatışmaya, 1990'lı yılların başlarında da geniş çaplı savaşa dönüştü.
Rusların desteğini de alan Ermeniler, 1991’de Hankendi’ni, 1992’de Şuşa ve Hocalı’yı işgal etti. Daha sonra Laçın, Hocavend, Kelbecer ve Ağdere'yi de ele geçiren Ermeniler, 1993'te Ağdam'a girdi. Ağdam'ı, Cebrayıl, Fuzuli, Gubadlı ve Zengilan illerinin işgali izledi. Ermeniler bu süreçte Azerbaycan Türklerine karşı katliamlar yaptı. Azerbaycan topraklarının yüzde 20'si işgal edildi, 1 milyona yakın Azerbaycanlı da yaşadıkları bölgeleri terk etmek zorunda kaldı.
Ermeni katliamlarının artması üzerine taraflar 4-5 Mayıs 1994'te Bişkek'te, Bağımsız Devletler Topluluğu Parlamentolar Arası Meclisi, Kırgızistan Cumhuriyeti'nin Parlamentosu, Rusya'nın Federal Meclisi ve Dışişleri Bakanlığının inisiyatifiyle gerçekleştirilen görüşme sonrasında Bişkek Protokolü diye bilinen ateşkes mutabakatını imzaladı.Parlamento temsilcileri düzeyinde imzalanan protokolle, 12 Mayıs 1994 itibarıyla tarafların ateşkes ilan etmesi ve karşılıklı saldırı düzenlememesi, "alıkonulmuş bölgeler"den kuvvetlerin çekilmesini ve altyapının yeniden hizmete sunulmasını, mültecilerin dönmesini sağlayacak mekanizmayı öngören güvenli, hukuksal olanaklarla donatılmış bağlayıcı bir anlaşmanın imzalanmasının sağlanması yönünde mutabakata varıldı.
Belgenin Bakü'ye getirilen kopyası, 8 Mayıs'ta dönemin meclis başkanınca bazı değişiklikler yapıldıktan sonra imzalandı. Azerbaycan tarafının ısrarı üzerine, metinde geçen "alıkonulmuş" kelimesi "işgal edilmiş" kelimesiyle değiştirildi.Protokole göre, ileride kapsamlı bir anlaşma yapılması öngörülüyordu ancak protokolde bahsi geçen barış anlaşması, aradan yıllar geçmesine rağmen tarafların anlaşamaması nedeniyle yapılamadı.Protokolle geniş çaplı saldırı ve operasyonlara son verilse de günümüze kadar geçen 26 yılda ateşkes kağıt üzerinde kaldı ve çatışmalarda her iki taraf da kesin rakam verilmeyen fakat sayıları binlerle ifade edilen askerini kaybetti.