Gaziantep’in Nizip ilçesinde yaşayan Öztürk ailesi, 2 yıldır sürekli olarak yapılan asılsız ihbarlar, ölüm ilanları ve siparişler nedeniyle sorun yaşamaya başladı. Sık sık 112’ye yapılan ihbarlar nedeniyle itfaiye, polis, ambulans ve cenaze aracı gelen eve, esnaf tarafından kimliği belirsiz kişilerce verilen siparişler de getiriliyor. Psikolojilerinin bozulduğunu söyleyen Öztürk ailesi, polise şikayette bulunduklarını ancak bir sonuca ulaşamadıklarını anlattı.
Nizip’te yaşayan 3 çocuk sahibi İbrahim Rauf-Elif Öztürk çiftinin, 2 yıl önce her akşam 21.10’da kapılarının zili çalmaya başladı. Her gün kapıya baktığında kimsenin olmadığını gören çift, çocukların oyun oynadığını düşünerek önemsemedi.
Daha sonra 112’ye Öztürk ailesinin adresi verilerek yangın, kalp krizi, kavga, fuhuş gibi ihbarlarda bulunuldu. Polis, itfaiye, sağlık ve cenaze araçlarının sık sık geldiği adreste herhangi bir olumsuzluğa rastlanmadı. Öztürk ailesinin şikayetçi olmasının ardından yapılan araştırmada ise ihbarların sim kart bulunmayan bir telefondan yapıldığı anlaşıldı, arayan kişi de tespit edilemedi.
Bir süre sonra, ilçede esnafı arayan kimliği belirsiz kişi, Öztürk ailesinin evine kebap, döner, tatlı siparişi vermeye başladı. Eve gelen esnaflara siparişleri olmadığını söyleyen Öztürk ailesi, ilçedeki esnaflara tek tek giderek durumu anlatarak adreslerine herhangi bir sipariş getirilmemesini istedi.
Son olarak Öztürk ailesinin evine, taşınacağı yönünde çağrı yapıldığını belirterek bir taşıma firması geldi. Bunun karşısında şaşıran Öztürk çifti, tekrar karakola giderek şikayette bulundu. Ancak yine bir sonuç alınamadı.
2 yıldır psikolojik olarak çok etkilendiklerini ve tedavi görmeye başladığını anlatan Elif Öztürk (36), karakol ve savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu ancak sonuç alamadığını ifade etti. Öztürk, evine siparişlerin gelmeye devam ettiğini dile getirerek, korku içinde yaşadığını söyledi.
Sokağa çıkarken tedirgin olduğunu anlatan Öztürk, şunları anlattı: “Benim film gibi hikayem var. 2 yıl önce saat 21.10'da kapımızın zili çaldı. 5 ay boyunca da böyle sürdü. Her gün aynı saatte zili çalıp kaçtılar Çocukların yaptığını düşünerek umursamadık ama her gün aynı saatte olmasıyla tedirgin olduk. Sonra bir gün damda uyurken, kapıya cenaze aracı ve polis geldi. Bize evde bir çocuğun düşerek öldüğü yönünde ihbar yapıldığı söylendi. Herhangi bir olumsuz durum olmadığını söyledik. Bu olaydan bir süre sonra bu kez yangın ihbarı yapılmış ve evimize itfaiye araçları geldi. Daha sonra kalp krizi ihbarı ile ambulanslar yolladılar. Bir süre böyle devam ettikten sonra ilçedeki esnafları arayarak evime siparişler göndermeye başladılar. Kebap, döner, tatlı aklınıza ne geliyorsa eve sık sık siparişler gelmeye başladı. Her gelene durumumu anlatıp geri gönderdik. Eve odun kömür bile göndertmiş. Su satan esnaftan damacana ile su sipariş ediyorlar. Son olarak da bir nakliye firması geldi evi taşıyacağımızı söylemişler.”
Elif Öztürk, deprem günü dahi insanların canı ile uğraşırken, evlerinin yıkılıp, kendilerinin enkazda kaldığı yönünde ihbar yapıldığını belirterek, “Deprem günü bile evimin yıkıldığını ihbar etmiş. Hiç vicdan yok bunda, o gün mahşer günü gibiydi herkes sokaklarda canı ile uğraşırken, bizim evin önüne ekipler geldi. O gün bile arayıp adresimi vermiş benim de enkazda kaldığımı söylemiş. Ne amaçla yapıyor neden yapıyor bilmiyorum. Şüphelendiğimiz hiç kimse de yok. Bizim kimse ile bir sorunumuz yok, kendi halinde insanlarız. Ben anneyim, sadece yardım istiyorum. Bu kimse bulsunlar ve ceza versinler.” dedi.
Elif Öztürk, sosyal medya hesaplarından kendisinin ölüm haberlerinin paylaşıldığını ve tüm komşularının paylaşımın ardından evine geldiğini de anlatarak, şöyle devam etti: “Nizip’te ilçedeki haberlerin paylaşıldığı bazı sosyal medya hesaplarından benim öldüğüm yönünde haber paylaştırdı. Paylaşımda cenaze defin saati ve taziye yeri bile yazılmıştı. Bunu gören yakınlarım ve komşularım eve geldi. Akrabalarım, komşularım herkes beni aramaya başladı. Beni, diri diri gömdürdü. Yine başka hesaplardan iletişim numaramı paylaşarak evimin satılık ilanı verildi. Polise, savcılığa suç duyurusunda bulundum. Ancak hatsız telefonlardan ihbarlarda bulunuyormuş, esnafı da ya özel numaradan ya da sabit hatlardan arıyormuş. Bu durum bende panik atak başlattı, psikolojik tedavi görmeye başladım. Sokaktan bir ambulans, polis aracı sesi duyunca bile korkuyorum. Çocuklarımı dahi okula götürürken, tedirgin olmaya başladım. Bunu kim yapıyor bilmiyorum ama bir an önce bu sorunun çözülmesini istiyorum.”
Şüphelinin ilçedeki bir kasabı arayarak, kayınbabası Şaban Öztürk’ün yaşamını yitirdiğini ve taziye için yemek siparişi ettirdiğini de belirten Elif Öztürk, “Eşimin adına taziyeleri var diye bir kasabı arayıp evime bin tane lahmacun yaptırılmış. Yemek hazırlanınca bize getirdiler. Bizim taziyemiz falan yoktu. Artık bizimle beraber esnaflar da mağdur olmaya başladı. Bizim kime ne zararımız oldu bilmiyorum. İnsan insana bunu yapmaz. Artık dışarı çıktığımda bile korkudan arkama bakarak yürüyorum.” dedi.
İlçede kasaplık yapan Memduh Ağbalık, bir kişinin iş yerinin sabit telefonunu arayarak, kendisini cami imamı olarak tanıttığını ve Öztürk ailesinin taziyesi için yemek sipariş ettiğini söyledi.
Lahmacunu yapıp götürünce evde taziye olmadığını belirten Ağbalık, “İş yerini aradılar ve bize bin tane lahmacun yapmamızı, akşam 19.30'da da Öztürk ailesinin evine getirmemizi söylediler.Arayıp siparişi veren kişi, kendisini cami imamı olarak tanıttı. Zaten ona dayanarak güvendik ve yaptık. Yemeği yaptıktan sonra eve gittik kapıyı çaldık ve durumu öğrendik. Sosyal medyada da bu durumu paylaştım. Yaptığımız lahmacunları da mecburen dağıttık.” diye konuştu.